Facebook link

https://www.facebook.com/gezginyogini

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Dharamshala, Mc Leod Ganj , Budizm ve Meditasyon..Vayy be ne aydı ama, zihnimin derinliklerine uzuuun yolculuklarım...



Birkaç gün oldu Varanasi’ye geleli, ama bu yazımda Varanasi’den değil McLeod Ganj’dan bahsedeceğim.

Mc Leod Ganj Dharamshala’da yer alan , Çin zulmünden kaçan Tibetliler’in yaşadığı Himalayaların eteklerindeki bir kasaba. Burada kendinizi Hindistan’dan çok Tibet’te gibi hissediyorsunuz, o kültürü yaşıyorsunuz.

Şehri merkezi biraz kalabalık...
Bu da şehrin yukarıdan görünüşü..

Mc Leod Ganj’ın merkezinin haricinde Bagsu ve Dharamkot bölgeleri rikşa ve şehir gürültüsünden uzak kalmak isteyen turistler için biraz daha uygun bölgeler. Ben tam tamına sakinlik istiyorum, şöyle sessiz sedasız bir yer olsun diyorsanız Upper Dharamkot ya da Upper Bagsu’yu tercih ediyorsunuz , yok şöyle bol İsrailli, partili, içmeli, tüttürmeli olsun diyorsunuz Lower Dharamkot ve Lower Bagsu’da tercih kılıyorsunuz..

Dharamkot'un güzel manzarasını paylaşayım sizlerle..

Ufak tanıtımdan sonra gelelim bizim hikayemize, Rishikesh’ten buraya bitanecik küçük erkek kardeşim David’le geldik. Birlikte Tushita’daki meditasyon eğitimine başlayacağız 2 gün içinde. Yola çıkmadan 2 gün önce ikimiz de aynı gün içerisinde düşüp sakatlanmışız, onun ayağı zor basıyor benim kıçımda kocaman bir morluk, çanta kıça değdikçe ya da oturdukça vay anam halime. Yine de büyük bir azimle tırmandık dağlara, bulduk güzel bir guesthouse 2 gün için. Zafer Bey’den ( Hindistan’a geziler düzenleyen büyük üstat, bana çok yardımı dokundu sağolsun) His Holiness 14th Dalai Lama’nın ( Tibetli Budist lider) konuşması olacağı haberini alıyorum. Şanslı mıyız neyizJ Hemen merkeze gidip kaydımızı yaptıyoruz.

Dalai Lama’nın konuşmasını yapacağı gün ben erkenden kalkıp yola koyuluyorum, dağlardan ineceğim daha, kısa değil yolum.. David’in ayağı kötüleştiği için o benimle gelemiyor. Uzuuuun sırayı bekledikten sonra sonunda tapınağın içine giriyoruz, Dalai Lama her grubun yanına gidip tek tek fotoğraf çektiriyor. His Holiness bizim yanımıza geldiğinde heyecanlanmadım değil. Eline dokundum, yumuşacıktı.. Gözlerinde öyle güzel bir ışık vardı ki, o gülümsedikçe öyle güzel bir enerji yayılıyordu ki “vayy be aydınlanmış insan böyle oluyormuş demek ki dedim kendime”. Bu benzer bakışı ve enerjiyi Prem Baba’nın yanındayken de hissetmiştim Rishikesh’te.

Dalai Lama’nın konuşmasını dinledik büyük kalabalıkla. Konuşmayı .dinlemek isteyen olursa buyrun efendim deyip linki paylaşıyorum : 




Bu güzel deneyimin ardından dağlara tırmandım yine, eşyalarımı alıp Tushita’nın yolunu tuttuk. Tushita Dharamkot’ta Tibet Budist eğitimlerinin yapıldığ bir meditasyon merkezi. 10 günlük bir eğitim için geldim buraya , Introduction To Buddism Course: 10 günlük sessizliğin hakim süreceği , Buddist Felsefe hakkında bilgi verileceği ve meditasyonun öğretileceği bir eğitim.

Tushita’da geçirdiğim 10 gün hayatımda geçirdiğim en anlamlı günler arasında yerini aldı. 10 gün boyunca  zihnimin derinliklerine yaptığım yolculuklar hayatımda bir çok şeyi sorgulamamı, kararlar almamı, hayatımın amacını belirlememi sağladı. Budist felsefede anlatılanlar ilk başlardan kafamı karıştırsa da yavaş yavaş mantık oturmaya başladı kafamda.

Budist Felsefe’nin en temel 5  ilkesi :

-          No Killing ( Öldürme)
-          No Stealing ( Çalma )
-          No sexual misconduct ( Cinsel tacizde bulunma)
-          Not using any toxicants ( Alkol, uyuşturucu kullanma )
-          No lieing ( Yalan Söyleme)

Çektiğimiz acıların  tek sebebinin aslında sadece kendi zihnimiz olduğunu anladım öğrendikçe. 3 zehir den kurtulmamız gerektiğini anladım: sinir / bilgisizlik / bağımlılık ; ve bunlardan kurtulmanın yolu da kaynağa ulaşmak. Acılarımızın da mutluluğumuzun da kaynağı başkaları ya da dış dünya değil sadece kendi zihnimiz , önce bunu anlamalıyız…

Uzuuun felsefe , dinlemek isteyen olursa geçsin karşıma seve seve  anlatayım :).

Tushita’da  inanılmaz güzel arkadaşlar edindim, kurstan sonraki 10 günümüzü birlikte geçirdik.


 Dharamkot’ta yapılacak etkinliklerden biri de Triund’a trekking. E biz de eksik kalmadık tabi. Yağmurlu bir günde ıslana ıslana, eğlene eğlene çıktık zirveye. “Gece zirvede sabahlayalım” fikrini veren arkadaşa sabaha kadar titredikçe ara ara sövsek de  ateş başında hikayelerimizi anlatarak, leş gibi bardaklarda çaylarımızı yudumlayarak ve önümüzdeki karlı himalaya manzarasını seyrederek gayet eğlenceli vakit geçirdik aslında…









( Vipassana deneyimim bir sonraki yazıda.... )