Facebook link

https://www.facebook.com/gezginyogini

2 Mart 2015 Pazartesi

Neler öğrendim bu 1,5 senede ?

2 hafta sonra 30 yaşıma giriyorum. 30 güzel yıl yaşadım, neredeyse yolun yarısı diyecek yaşa yaklaştım. Şunu fark ettim bu güzel yaşımda ki hayatımın en güzel yıllarını son 1,5 senede yaşadım ben…

1,5 sene önce hayatım değişti. Önce vejetaryen oldum, sonra sigarayı bıraktım, sonra yogaya başladım, sonra içimdeki sese kulak verdim ve hayatımdan şikayet etmek yerine hayatımı değiştirmeye karar verdim. İşi bıraktım, evi kapattım ve attım kendimi yollara…

Çok yollar teptim, hayatımda olabileceğimi tahmin etmediğim yerlerde yapabileceğimi tahmin etmediğim şeyler yaptım. Çok öğretiler dinledim, çok düşündüm,çok hissettim, çok ama çok şey öğrendim ben 1,5 senede.

Hayata çok güzel gözlerle bakmayı öğrendim mesela. O kadar güzelmiş ki yaşamak… Her anımı hissederek yaşamayı, hissettiğim her anımdan keyif almayı öğrendim. İçtiğim su daha bir güzel, yediğim her yemek daha bir lezzetli, attığım her adım daha bir anlamlı, dinlediğim her müzik daha bir keyifli… Hayattan şikayet etmek yerine hayattan zevk almayı öğrendim ben, anda yaşamayı, anın mutluluğunu tatmayı, şükretmeyi, minnet duymayı,teşekkür etmeyi öğrendim.

İçimdeki mutluluğu görmeyi ve her zaman bu mutlulukla yaşamayı öğrendim. Mutluluk sembolü diye saydığınız hiçbir şey yok hayatımda: ev, kariyer,araba ,eş,çocuk… Ama şimdiye kadar hiç olmadığım kadar evet evet tam anlamıyla hiç olmadığım kadar mutluyum, keyifliyim, huzurluyum 1,5 senedir.

Eşyalara bağlı yaşamamayı öğrendim, “yeteri kadar” kavramını öğrendim. Mesela 15 çanta yerine 3 çantayla yaşamayı, 20 elbise yerine 3, 50 t-shirt yerine 10… Artık süslü vitrinlerin önünden geçerken “gerçekten ihtiyacım var mı?” sorusunu kendime yöneltebiliyorum. Kendimi tutamayıp içeri daldığım, “ya ama bu elbiseye ihtiyacım(!)  vaaaar.”diye kendimi kandırdığım günler olmadı dersem yalan olur, ama inanın gerçekten kendimle savaşlar verip nefsimi yendiğim günlerin sayısı çok çok daha fazla. Bazen sadece acı acı gülümsüyorum insanların çılgınlığını görünce, “dışımıza” önem verdiğimiz kacar “içimize” de verebilseydik keşke…

Bunun farkına varabildiğim ve içime yönelme fırsatını kendime verdiğim için kendime minnettarım. Ben neyim? Nasıl iyi insan olurum? Nasıl gerçek “ben”i bulurum?... sorularına yönelttim ben kendimi 1,5 senedir. Bir sürü öğretiyi dinledim, her birinden kendime parçalar seçtim ve o “bir yan”ıma ekledim.
,
Hiçbir canlıya zarar vermemeyi öğrendim mesela. Hiçbir canlının yaşam hakkını elinden almıyorum bilinçli olarak; ne sivrisineğin, ne örümceğin ne de her hangi bir hissedebilen, minimal de olsa bilince sahip olan varlığın, yaşamlarına saygı duyuyorum diğer canlıların, elimden geldiği kadar…Et yemeyi zaten bıraktım. İyi bir karma büyüttüğüme inanıyorum içimde. Huzurluyum bilinçli olarak can almadığım için, hiçbir canlını ölü bedenini vücuduma katmadığım için. Yediğim yemek artık o kadar lezzetli ki… Yemeğimdeki tek gözyaşı soğan doğrarken gözlerimden akan.  Hiçbir yavruyu anasından ayırmıyorum benim aç gözüm doysun diye. Evrendeki yerimin “avcı” olmadığını biliyorum. Bir sürü alternatif sunulmuş doğada bize karnımızı doyurmak için ve de akıl sunulmuş bizlere bu alternatiflerden daha da başka alternatifler yaratabilmemiz için.

Hiçbir hayvanın ölüm korkusuyla vücuduna salgıladığı toksinleri almadığım için, bağırsaklarımda öğütmekte zorlanılan bir cesedin parçalarını günlerce taşımadığım için daha sağlıklı hissediyorum kendimi zihnen ve bedenen.

Empatiyi öğrendim bu 1,5 senede. Diğer canlıların benden çok da farklı olmadıklarını, tüm canlıların birbirimize görünmek bağlarla bağlı olduğumuzu… Bir canlının canını acıttığımda kendi canımın da acıdığını öğrendim.

Nefret etmemeyi öğrettim kendime. Egomdan arınmayı. Bir şeyi tüm kalbimle, gerçekten, hırslarımdan arınarak, egomu yenerek istediğimde evrenin bana yardım edeceğini öğrendim tecrübeyle.

Hiçbir canlıyı sahiplenmemeyi, “benim” dememeyi, bağlanmadan, sahiplenmeden sevmeyi öğrendim. Sevginin çok büyük olduğunu, o dramatik arabesk filmlerdeki sevgi(!)lerin hastalık olduğunu, gerçek sevginin karşılık beklemeden, sahiplenmeden olacağını öğrendim. Kimsenin hayatına karışmamayı ve kimseyi hayatıma karıştırmamayı öğrendim.

Her ne kadar yalnız olsam da yalnızlığımdan sıkılmamayı, kendimden keyif almayı öğrendim( bunu zaten biliyor olduğumu itiraf etmeliyim). Kendimi sevmeyi, makyajsız sokağa çıkabilmeyi, saçlarımı boyamamayı öğrendim,kendimi beğenmeyi öğrendim…

Hayallerim her zaman benim en güzel dostum, onlar için savaşmayı ama yaşadığım anı da sevmeyi öğrendim.


En güzel dünya üzerinde var olduğumuz, en güzel hayat şuanda yaşadığımız, en güzel beden şimdi sahip olduğumuz. Ben 30 yaşına ramak kala kendimi sevmeyi öğrendim…