Barcelona’dayım…Havaalanından metroya binip Passeig De Gracia istasyonunda indim. Güzel şirin bir hostelim var; Buba House.
Hosteldeki görevli dışarı çıkmadan önce yarım saat kadar bana çok dikkatli
olmam gerektiği üzerine nasihatlerde bulundu. Cebine her zaman bir miktar para
koy, dışarıdan bir şey alacağın zaman cebinden çıkararak ver parayı, cüzdanını
gösterme, böylece nereye koyduğunu göremezler dedi. Cep telefonunu da
kesinlikle pantolonun arka cebine koyma diye uyardı. Güzel güzel dinledim
anlatılanları, o gün ve sonrasındaki günlerde hep sırt çantam önümde asılı
olacak şekilde küçük hamile gibi gezdim durdum Barcelona’yı. Çantaya bir şey
olmadı neyse ki ama diğerlerini hesap edememişim. Başıma geleni sırası gelince
anlatacağım..
İstanbul’dan bir arkadaşım ile tatilimiz aynı zamana denk
gelince ve o da Avrupa’da olunca Barcelona’yı birlikte gezmeye karar vermiştik.
Buluştuk , bir şeyler yedik içtik ve öncelikli olarak etrafı biraz tanımaya
karar verdik. Yürüye yürüye Sagra da Familia’ya vardık. Dışarıda sıra vardı,
sabah erkenden gelip içeri girmek daha mantıklıydı, o yüzden bu güzel yapıyı yarın anlatacağım size.
Endülüs’ün o güzel havasından sonra Barcelona benim için kocaman
caddeleri olan , biraz karışık bir metropol.Gezilmeye değer elbet, güzel bir
şehir. Burada insanlar İngilizce biliyorlar genellikle, güneydekine göre daha
rahat derdimi anlatabiliyorum . Bazen kaybolduk ve Katalonya’nın yardımsever
insanları ellerinden geldiğince yardımcı oldular. Ara sıra oturup dinlenerek uzun denilebilecek
bir yürüyüşün ardından sahile vardık.
Barcelona’ya gidip de casinoya girilmez mi dedik tabi ki. Ben anlamam kumardan , bulaşmam da ama arkadaşım bu konuda becerikliydi ve kazandığı paralar akşam kendimize ufak bir ziyafet yapmamızı sağladı.
Sabah erken kalkacağımız için geceyi çok da geç bitirmemek
istedik. Ertesi gün zinde uyanabilmek önemliydi. Hostelin yolunu bulmaya
çalışırken en önemli kuralımıza uyduk ; ben hangi yönü söylüyorsam o yönün
tersine gidiyorduk ve her zaman doğru yolu bu sayede buluyorduk. Yön
duygularımda bir eksiklik olduğunu yakın tanıdıklarım tecrübeyle sabit
bilirler.
Barcelona’daki ilk
günümüz fragman tadında şehri tanımaya çalışmakla geçti. Yarın üzerimizden bu
yabancılığı atıp tüm Barcelona’yı talan edeceğimiz için bu akşam biraz
dinlenebilmek gerek elbet.
Yine bir Woody Allen filmi ile yazıya son vereyim: Vicky Cristina Barcelona
Yine bir Woody Allen filmi ile yazıya son vereyim: Vicky Cristina Barcelona
12.09.2013 - Barcelona
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder