Merhabalar efenim,
Once yeni beni size tanitayim : Buralarda adim Burci, Burcik, Burju, Puja, Gucu,Bucu, Burshu... ve turevleri
Bu yazıya başladığımda Goa’daydım, şuanda ise Bangalore’da üniversitede kampüsümdeki odamda bitirmeye çalışıyorum, yarın internet cafeye gidip paylaşma ümidideyim.
Bu yazıya başladığımda Goa’daydım, şuanda ise Bangalore’da üniversitede kampüsümdeki odamda bitirmeye çalışıyorum, yarın internet cafeye gidip paylaşma ümidideyim.
Sadhana’dan ayrılalı 2 hafta kadar oldu, bir
haftadan birazcık daha fazla süredir Goa’dayım. Goa’da Arambol Beach’te
keyiflere keyif katıyorum. Burası Goa’da hippy beach diye anılan mekan. Bir
sürü hippy olduğu doğru ama onun yanında Ruslar ve İsrailliler burayı da işgal
etmişler. Yerlisi, turisti gunes gormemis tenimi gorunce hemen Rusça
konuşmaya başlıyorlar benimle, önüme Rusça menüler geliyor, söylediklerini
anlamayınca şaşırıyorlar , Türk olduğuma ikna etmem biraz zaman alıyor J
Gündüzleri yoga ve dans workshopları
oluyor genelde, her akşam mutlaka bir yerde parti var, yeni yeni
gruplar, ilginç enstrümanlar ve gerçekten iyi müzik. Favori mekanım Oshoanic, sahne ağaçların
altında, magic world diyebilirim bu mekana. Arambol; bir türlü bırakıp da
gidemediğim yer. Burada hayatım gerçekten güzel ve keyifli.
Birbirinden guzel takilarini sergilemek icin hazirlanan hippi kardeslerimizle tanistirayim.
Sweetlake manzarasi
Bu da sweetlake`da uzerine camurlar surerek ilgi toplamaya calisan Bolywood adayi Hintli kardesimiz.
Buraya gelene kadarki yolculuğumu anlatmak
isterim. Barış ve huzur dolu Sadhana’dan sonra gerçek Hindistan’ın göbeğine
düşüş hikayem :)
17 ocak akşamı pılımı pırtımı toplayıp
arkadaşlarla beraber Pondicherry’e son akşam
yemeğim için gittik. Hep beraber güzel bir yemeğin ardından herkese
evlada deyip otobüs istasyonu dedikleri yere geldim. Hindistan’da yalnız
olduğumu sanırım şimdi anlamaya başladım.
Otobüs “sleeper bus” . Şimdi bundan ne
anlıyorum ben : koltuğunu geriye uzatacaksın ve uyuyacaksın. otobüse binip
koltuk yerine yatakları görünce başka bir ülkede olduğumu dank diye anladım
tabi J Bu yataklarda yatıp uyuya uyuya gidecekmişiz , bak sen.. Koca
otobüsteki tek beyaz tenli kadın olarak ve Hindistan’ın bazı konulardaki kötü
şöhretini bilerek kolaysa uyu bakalım!! Biraz gerildim önce. Sonra taktım
kulaklıkları, uzandım pis yatağa, yıldızları izleye izleye müzik dinlerken
rahatladım biraz, hatta yolculuktan keyif bile almaya başladım.
Yollar sivilceli ergen suratı gibi, düzlük
yok, tümsekler, çukurlar… Hoplaya zıplaya
gidiyoruz. Uyumak mümkün değil. Bir ara mola diye bir yerde durdular. Yolun
kenarında bir büfe. Tuvaleti sordum, gösterdiler. Gösterdikleri yere gittim,
sağa bakıyorum sola bakıyorum gördüğüm tek şey yan yana konmuş 4 duvar. “ I I I
I “ böyle bişey düşünün, kapı yok, iki duvar arasına bakıyorum, ortada delik
falan yok. Tuvaletmiş bu!!! Yol boyunca tutarım ben dedim daha iyi. Hoplaya
zıplaya çiş tutmanın ne zor olduğunu anlamış bulundum J Yeni bir
deneyim daha, burada çoook şey öğreniyor insan çoook J
Tüm
çılgın şoförlere ve engebeli yollara rağmen sabahın köründe sağ salim
Bangalore’a ulaştım. Bangalore bildiğiniz modern, kapitalist, her bir yanı
mağaza ve alışveriş merkezi dolu olan büyük bir şehir, hiçbir çekiciliği yok
yani J Yollarında ineklerin gezdiği Pondicherry’den sonra burası da mı
Hindistan bea dedim kendime. Akşama kadar oyalandıktan sonra ilk tren
yolculuğum için tren istasyonuna vardım ve Hampi trenine atladım. Tren
otobüsten daha emniyetli geldi bana, en azından çişin gelirse gidersin tren
tuvaletine.
Sabah
Hospet’teydim. Tren istasyonunda hemen yanıma rikşa şoförleri
yanaşıverdi. Bir tanesi ile 400 Rupee’ye anlaştım. Tam binecekken arkamdan bir
ses “ rikşa paylaşmak ister misin” diye sordu. “ tabi ki” diye sevinçle döndüm.
Meğer adam 100 Rupee’ya anlaşmış, sadece 50 Rupee’ye geldim Hampi’ye. Fiyatları bilmezsen hiç acımıyorlar valla,
kazık üstüne kazık. Şanslıyım ama her seferinde.
Hampi’de de güzel kazıklar var yedim tabi ama
neyse bunları geçelim J
Hampi , kral Krishna Devaraya’nın kurduğu bir
şehir. 16. Yy’da Müslümanların saldırısıyla yerle bir edilmiş, tüm halk
kılıçtan geçirilmiş. ( tabi ben bile bu tarihi bilgime guvenmiyorum, Hintli aksanindan anladigim kadariyla hikaye bu sanirim). Nehrin kıyısında güzeller güzeli manzarası olan bir şehir Hampi.
İlk gün tapınakları gezdim, akşamına yapacak bir şey yok burada uyamaktan
başka.
Hampi`de insanlar poz vermeye bayiliyorlar. Virupaksha Temple onunde cektigim birkac poz. Beni de cek beni de cek diye deliriyorlar, hemen kameranin karsina gecip pozlarini veriyorlar.
"Cipidik cipidik oynariz biz her su birikintisinde, cocuguz biz yahu:)"
Bu da buyuk Virupaksha Temple ( fotografi ceviremedim ya kusura bakmayin )
Ve tapinak onundeki cilgin Hintli kalabaligimiz
Yollarda meyve satan kadinlari bol bol goruyorsunuz. Forograftakiler portakal ve uzum satiyor ama genelde muz, hindistan cevizi, papaye, ananas favori meyveler.
Mukemmel Hampi nehir manzarasini paylasmadan olmaz tabi.
Hampi halki duslarini nehirde alip kiyafetlerini nehirde yikiyor. Delicesine egleniyor genclik nehirde dus alirken:)
Kopru yok, karsidan karsiya ufak botlarla ya da kayiklarla geciliyor.
Dallarina taslar asilmis bir dilek agaci.
Pek de sevimliyiz hep birlikte:)
Cilginca kameraya kosan okul cocuklari... Simariklik diz boyu :)
Hampi iki kısımdan oluşuyor, nehirden önceki
kısım ve nehiri geçtikten sonraki kısım. Nehirden önceki kısımda 2 gece kaldım,
3. Gün nehri geçtim. Bu taraf cennetmiş diğer yanda zamanımı öldürmüşüm dedim
kendime. Aslına bakarsanız nehirden sonrası İsrail işgali altındaki bir
Hindistan bölgesi daha. 1 gece burada kaldım. Yalnız olmasam ve motorsiklet
kullanmayı bilsem Hampi daha keyifli olabilirdi ama yalnız bir kız için yapacak
fazla bir şey yok burada deyip Goa’ya geçme kararı aldım.
Goa otobüsü akşam 7’de Hampi pazarın
oradaydım. Ootobüste benden başka bir sürü yabancı olduğu için korkulu bir
yolculuk değildi ama yollardaki tümsekler yüzünden bir kabusa dönüştü. Üst
ranzada gidiyorum, otobüs zıpladıkça ben iki kat zıplıyorum. Ha düştüm ha
düşecem her dönüşte. Aman ha tutunayım derken uyku falan haram zaten. Sabahın
kör karanlığında 5’te Paneji’deyim. Ha bakalım napacam şimdi derken 4 kişilik
bir kız grubu gördüm. Hemencik sıvıştım yanlarına.Kızlar Avusturalya’lı , benim
için kabus bir ingilizce, hiyeeeaaa miyeaaaa diye uzata uzata konuştukça bunlar
ben sadece hee hee diyorum. Neyse kızlarla birlikte otobüs durağına gidip ilk
otobüsü bekledik. Mapusa’ya kadar birlikte gittik. Mapusa’dan ben Arambol
otobüsüne bindim, onlar Anjuna’ya.
Arambol otobüsünde sevgili arkadaşım Amet ile
tanıştım. Kendisi tombik , şirin bir Hintli abimiz. Otobüsten inince Koreli
yeni bir arkadaşımız daha oldu; Jun. Üçümüz birlikte Arambol’e yürüdük. Amet
Arambol’ü zaten biliyordu ve bize biraz ön ayak oldu. Guest house’larda yer
bulmak kolay değildi, en sonunda 3ümüz de ayrı guest house ayarladık. Gecelik
400 Rupee’ye kalıyorum, tuvalet banyo odanın içinde. E daha ne isterim, yeter
banaJ
Arambol hakkında yazmak istediklerimi
dayanamayıp yazının başında yazdım zaten. Bir iki bişey daha ekleyebilirim
belki Goa hakkında. Goa bildiğiniz üzere eskiden Portekiz’in elinde olan bir
bölge. Paneji sokaklarında gezerken Portekiz’i bilenler Portekiz’de gezdiği
izlenimine kapılabilir, benim gibi bilmeyenler de İspanya’da sanabilir kendini J Ama tabi
bu hissiyat bir Portekiz restaurantında oturup yemeğinizi sipariş ettikten
sonra gelen yemekteki baharatları fark edince hemen değişiyor , baharat her
zaman size Hindistan’da olduğunuzu hatırlatıyor J
Paneji’ye gidip bir de Old Goa’yı görelim dedik, gördüğümüz birkaç kilise
işte.. Goa’daki Hristiyan Hintlileri biraz garipsedim, Hint kültürüne uygun bir
din değil Hristiyanlık bana sorarsanız ama bana sormadilar tabi J
Paneji sokaklarindan bir goruntu..
Tamam ben Portekiz`i gormedim ama ayni Lizbon :)
Bakmasini bilirsen: Paneji`den bogaz manzarasi gorunumunlu nehir manzarasi
Yaziyi bitirmeden Arambol`den son birkac fotograf daha:
Ve son: Tanrilar boyle oturur iste :)
Bu güzel günlerin ardından şuanda Bangalore’da
Swami Vivekanan’da yoga üniversitesindeyim. 1 aylık yoğun bir kursum var.
Sabahları güne 5 am’de başlıyoruz. Burada öğrendiklerimi de ileriki bir yazımda
özetle aktarmaya çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder