Varanasi’deki ilginç(!) günlerimin ardından Hindistan’dan
ayrılış vaktim geldi çattı. Sınırdan yürüye yürüye Nepal’e geçeceğim. 2 Haziran sabahı Varanasi’deki hostelimden
ayrılıp rikşayla tren istasyonuna doğru yollandım. Rikşa şoförü çılgınca korna çala çala ilerliyordu
yollarda, her önümüze geleni çılgınca sağlıyorduk. ( Hindistan’da trafik soldan
akıyor ). Tren istasyonuna vardığımda baştan anlaştığımız parayı uzattım adama,
suratında takındığı pis sırıtışla “rikşa şoförünün bahşişi?” diye sordu bana,
beni çok çabuk getirmiş istasyona o yüzden bahşişi hak ettiğini düşünüyor.
Şimdi anladım o korna çalmaların delicesine hızlı gelmelerin sebebini… Sırtıma
kocaman çantaları takmaya çalışırken bi yardım edeyim şu kızcağıza deme sen
sonra sırıta sırıta bahşiş işte, pışşşık dedim döndüm arkamı, bi küfür yedim
arkadan ama Hintçemi o kadar ilerletemediğim için anlayamadım tabi ki J
Yolculuğum Gorakhpur’a,
hızlı trene bindiğim için yolculuk 3,5 saat civarı sürecek, yatmama gerek yok 3
saat otura otura giderim dedim, ayrıca klimaya falan da gerek yok 3 saat
dediğin ne ki dedim, demez olaydım ama ne yazık ki dedim…
Terler alnımdan şıpır şıpır damlıyor, biraz camdan bakayım
diyorum gördüğüm manzaraya güleyim mi tiksineyim mi bilemiyorum: İstasyonun
karşı tarafında bir kadın 3 yaşlarında çocuğunu tutmuş raylara doğru kakasını
yaptırıyor, benim tarafımdan görülen manzara iki küçücük lobun arasından aşağı
doğru kayan incecik sicim gibi kahverengi parçacık J Neyse diyorum içeri bakayım
ben en iyisi, yanımdaki velet zırlamaya başlıyor. Orta kattaki yatağı indirip
veleti orada uyutmaya karar veriyor pek muhterem anneciği. Bende de nasıl bir
iyi niyet varsa ufaklık ağlamasın diye sesimi çıkarmıyor bir süre iki büklüm
bir halde yoluma devam ediyorum. Neyseki babası çektiğim ızdırabın farkına
varıp yatağı tekrar koltuk durumuna getiriyor bir süre sonra da eziyetim bir
nebze olsun son bulmuş oluyor.
Gorakhpur’a varınca sora sora Sonali'ye gideceğim otobüsü
buldum. ( Aman tren saatlerinizi ayarlarken dikkatli olun, geceyi Gorakhpur'da geçirmemeye özellikle özen gösterin. Pek tekin bir yer olmadığı söyleniyor. ) Yerel bir otobüs, sırt çantam çok büyük, otobüsün tavan kısmındaki
bölmeye sığmıyor , yanımda tutuyorum o yüzden. Sonali’ye kadar yolculuk 3 saat
falan. Çantama laf ediyorlar, en sonunda 2 bilet parası vermeyi öne sürdüm, o zaman kimse gıkını çıkaramadı. Kötü de hissettim kendimi
yol boyunca , millet ayakta gelirken ben bir kişilik yeri çantamla zapt
ediyordum ama başka da alternatif üretemedim kendime. Yine ter içinde berbat
bir yolculuğun ardından Sonali’ye vardım.
Sonali Nepal sınır kapısının olduğu ufak bir kasaba.
Bisiklet rikşalardan biriyle anlaştım. Yol üzerindeki Immigration Office’e
geldim, Hindistan’dan çıkışımı yaptım, bu sırada rikşacı beni dışarıda bekledi
2 dk daha yol gittikten sonra Nepal sınırındaydım. Vize ofisine gidip 1 aylık
vizemi aldım. Pek neşeli hoş sohbet amcalardı içeridekiler. Bir fotoğraf ve 40
dolar ücret yeterli 1 aylık vize için.
Vizemi aldım, ofisten çıktım, yürümeye başladım, arkamı
döndüm, Hindistan’a bir elveda dedim, bana öğrettiği her şey için
teşekkürlerimi sundum ve yürüye yürüye Nepal sınırını geçip Nepal'e girişimi yaptım.
Sınırı geçtikten sonra Lumbini’ye giden otobüsü buldum, 2
vesaitle gidebiliyorum. Sınıra yaklaşık 1,5 saat mesafede.Yine terli vıcık
vıcık bir yolculuğun ardından Lumbini’ye vardım. Birkaç hotele sorduktan sonra
çok da fazla dayamayarak Hindistan’da ödediğim fiyatlara göre pahalı
denebilecek bir hotele okey dedim. 1000 rupee fiyatı Hindistan’da hiçbir otele
vermedim ben, tabi Nepal Rupeesi Hindistan Rupeesine göre daha ucuz. Aslında
bakarsanız 1000 rupee= 20 lira, 20 liraya televizyonlu, klimalı , wifi olan, 3
kişilik kocaman tertemiz bir odada kalıyorum, Türkiye şartlarında ucuzdan da
öte ama burada biraz, yok yok ne birazı bayaa bayaa pinti oldum ben J
Lumbini Buda’nın doğduğu şehir. Buda’nın doğduğu ağacın
yerine bir tapınak yapılmış ( Mayadevi Temple ).
Ve bu tapınağın etrafına onlarca tapınak yapmışlar. Bu bölge Sacred Garden olarak anılıyor,kocaman bir bahçe diyebilirim, her yer yemyeşil. Birçok farklı ülkeye ait birbirinden güzel Budist tapınaklarını burada ziyaret edebilirsiniz. Alman Tapınağı, Fransız Tapınağı, Tayland Tapınağı, Çin Tapınağı,Kore Tapınağı, Japon Tapınağı, Nepal Tapınağı, Hindistan Tapınağı, Myanmar Tapınağı…
Ve bu tapınağın etrafına onlarca tapınak yapmışlar. Bu bölge Sacred Garden olarak anılıyor,kocaman bir bahçe diyebilirim, her yer yemyeşil. Birçok farklı ülkeye ait birbirinden güzel Budist tapınaklarını burada ziyaret edebilirsiniz. Alman Tapınağı, Fransız Tapınağı, Tayland Tapınağı, Çin Tapınağı,Kore Tapınağı, Japon Tapınağı, Nepal Tapınağı, Hindistan Tapınağı, Myanmar Tapınağı…
Sacred Garden da UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer
alıyor. Gezerken kendinizi cennette hissediyorsunuz, öyle güzel , hem yeşil hem rengarenk...
Ağaçlara mendiller bağlayarak dilek dileme burada da yaygın
Bisikletli rikşa şoförlerinden biriyle anlaşırsanız size tüm
tapınakları gezdiriyor ve az buçuk bilgisi ve az buçuk İngilizce’siyle size tapınaklar
hakkında bilgi de veriyor. Gerçi gezinin sonunda anlaştığınız paranın bir o
kadarını da kendine rehberlik ücreti olarak sizden talep ediyor ama değer J
Fotoğrafta görünen kafada havluyla gezinen vatandaş rikşa şoförüm olur kendisi :)
Çin Budası, gelecekteki Buda olduğuna inanılıyor. Laughing Buddha adıyla da anıldığını duydum.
Çin Tapınağı'nda savaşçıların heykelleri her bir yanda, farklı bir Budizm inanışı hakim Çin'de
Tüm bu güzelliklerine rağmen Lumbini Haziran ayında
gidilecek en son yerlerden birisi. İnanılmaz bir sıcak. Ve gün içerisinde Nepal’de
kesilen elektrikler size hayatı zindan ediyor.Genellikle 2-6 arası elektrik
kesintisi oluyor. Sıcak , hotelin içi yanıyor, dışarı çıkılmıyor sıcakta,
elektrik olmadığı için klimalar da çalışmıyor. 2 günden fazla dayanamayıp
ertesi sabah erkenden Pokhara biletimi aldım ben. Buraya sanırım Ekim civarı
falan gelmeli. Siz siz olun benim yaptığım gibi Haziran sıcağında Lumbini’ye
adım atmayın J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder